18 Temmuz 2010 Pazar

Şampiyon İspanya!!!

Kupa bitti; favori, ilk maçını kaybederek izleyenleri şaşırtmasına ve endişelendirmesine rağmen, kazandı. İspanya, Barcelona usülü, bol paslı ve rakibi uyutan futboluyla seyirciyi de uyuttu aslında.
Barcelona futbolunun bir alt modelini, 2004 Yunanistan'ın da bir üst modelini oynayarak kazandı. Yıllardır kupalarda başarı gösteremeyen İspanya'nın son Avrupa ve Dünya şampiyonluğu tamamen bir jenerasyon ürünü bence. Xavi, Xabi Alonso ve Iniesta gibi bir üçlü orta sahayı tekrar edemedikleri zaman bu başarılılarını da tekrar edemeyeceklerdir. Göreceğiz...

Hollanda beklentileri aşarak finale kadar çıktı. Arjantin ise grup maçlarında Messi'den beklenen verimi alamamasının da etkisiyle kupaya çeyrek finalde veda etti. Her zamanki favori Brezilya savumayı iyi yaptı belki ama o eski samba rüzgarı esmeyince o da kupaya erken veda edenlerden oldu. İtalya "catenaccio"'nın miadının dolduğunu öğrenmeli; gerçi sadece taktik değil yaşlı kadro yapısı ve göre kalitesiz gençlerin iyi bir takım oluşturamaması da önemli faktörlerden. Düşünsenize, Serie A ve Şampiyonlar Ligi şampiyonu olan Inter Milan milli takıma hiç oyuncu göndermedi, sonsuz yabancı kuralı ve sadece yabancı oyuncularla elde edilen başarılar ne yazik ki milli takıma olumlu yansımıyor.

Kupadan namağlup elenen Yeni Zelanda, gruplardan çıkan Slovakya, Afrika'nın en başarılısı Gana ve yarı-final gören Uruguay kupanın süprizleriydiler.

Eski heyecanı olmayan bir dünya kupasıydı. Doğru fiyatlandırma yapılamayan biletler, final maçında bile boş koltuklar yarattı. Küçük maçlarda yarısı bile dolmayan tribünler FIFA'nın basiretsizliğini gözler önüne serdi. Vuvuzela benden başka herkesi rahatsız etti, bana kalırsa kara kıtanın en manalı tınısıydı bu ve ziyadesiyle duyuldu.

Sırada 2014 Brezilya... Yeni futbol topu, yeni maskotu, yeni stadyumları, yeni kadroları ile Latin Amerika takımlarının daha başarılı olmasını istediğim ve beklediğim bir kupa olacak.